Antalya Diplomasi Forumu’nda (ADF) düzenlenen ‘Avrupa Güvenlik Mimarisinin Geleceği’ başlıklı panelde Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa’nın değişen güvenlik stratejilerindeki rolü ve gelecekte nasıl şekilleneceği tartışıldı.
Antalya Diplomasi Forumu’nda (ADF) düzenlenen “Avrupa Güvenlik Mimarisinin Geleceği” başlıklı panelde Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa’nın değişen güvenlik stratejilerindeki rolü ve gelecekte nasıl şekilleneceği tartışıldı.
Anadolu Ajansının (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu, Belek Turizm Bölgesi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu 2024’te moderatörlüğünü ABD merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Endowment’in Kıdemli Uzmanı eski Büyükelçi Alper Coşkun’un üstlendiği panele İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreteri Helga Maria Schmid, Uluslararası İşler Enstitüsü (IAI) Direktörü Nathalie Tocci ile NATO İstihbarat ve Güvenlikten Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Scott W. Bray katıldı.
AGİT Genel Sekreteri Schmid, teşkilatının “çatışmaları önleme” rolünü vurgulayarak, bunu sağlamak amacıyla çeşitli araçların geliştirildiğini ancak uygulanması konusunda siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
“Sanırım 35 yıl önce Avrupa topraklarında şiddetli savaşların geri döndüğünü görmeyi hayal bile edemezdik.” diyen Schmid, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ardından Avrupa’da değişen güvenlik politikalarının AGİT’in çalışma ve karar alma süreçlerini de etkilediğini söyledi.
Schmid, güvenlik sorunlarını ele almak için farklı yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu belirterek, “Güvenlik sorunları, asla sadece siyasi ve askeri güvenlik değil. Ekolojik boyutu, dolayısıyla ekonomik boyutu ve insani boyutunu da giderek daha fazla dikkate almanız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Çatışmaların önlenmesi için yeterince temsil edilmeyen kadın, genç ve azınlıklar gibi öznelerin sürece dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Schmid, “Silahların kontrolü konusunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şu anda nükleer silahlara haklı olarak çok fazla odaklanılıyor ancak konvansiyonel silahların kontrolünü de unutmamalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Uluslararası topluma katkıda bulunmanın bir diğer yolu da barışı teşvik etmektir”
İsviçre Dışişleri Bakanı Cassis, yaklaşık 200 sene önce tarafsızlık politikasının kabul edilmesinin, ülkesinin dönemin büyük güçleriyle çevrili olmasının yarattığı koşullarla ilişkili olduğunu anlatarak, “Ve biz, bu yükümlülüğü bir varlık, bir ulus olarak kendimizi uluslararası topluma kazandırmanın aracı haline getirmeye çalıştık.” dedi.
Rusya-Ukrayna Savaşı başladıktan sonra Avrupa ülkeleriyle işbirliğinin öneminin farkına vardıklarını söyleyen Cassis, “Coğrafi ve siyasi olarak (Avrupa’nın) tam kalbindeyiz. Dolayısıyla tarafsız olmak yerine işbirliğine dayalı bir yol seçmeliyiz. Aslında İsviçre hükümetinin, ABD yaptırımlarına dahil olurken yapmaya karar verdiği ve işbirliği yapmanın en iyi yollarını bulmaya çalıştığı şey de buydu.” ifadelerini kullandı.
Cassis, İsviçre’nin NATO müttefikleriyle çevrili olmasının ülkeye güvenlik sağladığını kaydederek, NATO ile barışın teşviki konusunda işbirliklerinin yapıldığını ve bunların artacağını ancak NATO’ya katılımın söz konusu olmadığını dile getirdi.
Uluslararası platformla işbirliğini güçlendirme çabaları kapsamında ülkesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) katılma kararı almasının tarihte ilk olduğunu vurgulayan Cassis, tarafsızlık statüsünü koruyarak Avrupa’nın güvenlik mimarisinin şekillenmesi sürecinde yer almak istediklerini kaydetti.
İsviçreli Bakan, ülkesinin BMGK’ye katılmasının nedenini şöyle anlattı:
“Onlarca yıl boyunca tarafsızlık nedeniyle kamuoyunda çok aktif şekilde tartışıldı. Şimdi oradayız ve kendi aralarında konuşmayan ülkeler arasında diyaloğu kolaylaştırmaya katkıda bulunuyoruz ve bunun mümkün olduğunu görüyoruz. Bunu yapmak ve aynı zamanda tarafsız olmak mümkün. Tarafsız olmak, sadece uluslararası hukuka göre askeri açıdan tarafsız olduğumuz anlamına geliyor. Kayıtsızlık anlamına gelmiyor, değerlerimiz olmadığı anlamına gelmiyor.”
“Uluslararası topluma katkıda bulunmanın bir diğer yolu da barışı teşvik etmek ya da çatışmaları çözmektir.” diyen Cassis, Şubat 2022’den bu yana Rusya ile devam eden savaşı sonlandırmak için İsviçre’nin Ukrayna’ya yüksek düzeyli “Küresel Barış Zirvesi” yapmayı teklif ettiğine dikkati çekti.
Cassis, barışın sağlanması amacıyla sürece Rusya, BRICS ülkeleri ve tüm ülkelerin dahil edilmesi gerektiğini dile getirdi.
“NATO’yu gerektiğinde savaşabilecek yapıya dönüştürdük”
NATO İstihbarat ve Güvenlikten Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Bray, son 2 yılda Avrupa’da değişen güvenlik ortamıyla İttifak’ın da evrildiğine işaret ederek, “Bence devlet savaşları geri döndü. Bu, kolektif savunmanın bölgede çok önemli bir şey olduğunu hatırlatıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa güvenliğine yönelik en ciddi krizle karşı karşıyayız.” diye konuştu.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasından bu yana ülkelerin NATO’ya ilgisinin arttığını ve savaşın Avrupa’daki ülkeleri statükonun devamını sağlamak adına birleştirdiğini anlatan Bray, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rekor bir sürede, tarihte hiç yapmadığımız kadar hızlı bir şekilde Finlandiya’yı müttefikimiz yaptık ve yine aynı şekilde İsveç de çok yakında İttifak’ta olacak. Bence tüm bunlar bize tekrar şunu hatırlatıyor: Saldırganlık karşısında daha önce de defalarca söylendiği gibi, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in savaştan önceki talepleri neyse bunun tam tersini elde etti. Rusya’nın şu an daha önce sahip olduğundan daha fazla NATO sınırı var.”
Savaşın NATO’nun işleyiş ve planlamasını değiştirdiğini belirten Bray, “Çatışma planlamasına yaklaşımımızı temelden değiştirdik. NATO’yu gerektiğinde savaşabilecek yapıya dönüştürdük. Kara, hava, deniz, uzay ve siber alana kadar her alanda yeteneklerimizi ve çabalarımızı artırdık.” bilgisini paylaştı.
Bray, Ukrayna’nın güvenliğinin Avrupa için önemli olduğuna işaret ederek, “Buradan çıkan bir başka basit gerçek de Avrupa’nın güvenliğinin doğrudan Ukrayna’nın güvenliğine bağlı olduğu, güvenli ve emniyetli bir Ukrayna olmadan güvenli bir Avrupa’nın da olamayacağıdır.” dedi.
“Batı ile kalıcı savaş hali artık Rusya’daki rejimin hayatta kalması için ön koşul”
IAI Direktörü Tocci, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenlik politikalarının yanı sıra NATO ve Avrupa Birliği (AB) gibi kuruluş ve örgütlenmelerin politikalarını da değiştirdiğini ifade etti.
Geçmişte genişlemenin güvenlik motivasyonlu olduğunu ve bir ülkenin tamamen güvenli, demokratik ve müreffeh olmasa da istikrarlı olmasının genişlemeye dahil edilmesi için yeterli görüldüğünü savunan Tocci, “Artık biliyoruz ki bu, Avrupa’nın sınırlarıyla alakalı hale geldi. ya bölünmenin bir tarafındasınız ya da bölünmenin diğer tarafındasınız ve daha önce de söylediğim gibi, eğer uçurumun diğer tarafındaysanız işgal gibi şeyler olabilir.” dedi.
Tocci, bu bağlamda genişlemenin artık stratejik zorunluluk halini aldığını belirterek, “Mükemmel şekilde demokratik olmanızın, tüm standartları mükemmel şekilde karşılamanızın gerçekten bir önemi yok.” ifadesini kullandı.
Rusya-Batı mücadelesinin Ukrayna savaşıyla sona ermeyeceğini dile getiren Tocci, “Batı ile kalıcı savaş halinin artık Rusya’daki rejimin hayatta kalması için ön koşul olduğunu düşünüyorum. Bunun Ukrayna’da sona ereceğini düşünmüyorum ve bence, umarım sona erer ama sona ermeyebileceğini ve çok daha uzun yıllar sürebileceğini varsaymalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.