Roma’da düzenlenen ‘Türkiye-İtalya İlişkilerinin Son 100. Yılı’ panelinde, siyaset, diplomasi ve kültürel alandaki gelişmeler değerlendirildi. Panelde, Türkiye-İtalya ilişkilerinin tarihi temelleri, dayanışma ve yardımlaşma örnekleri, kültürel boyutu ve Türkologların eksikliği gibi konular ele alındı.
İtalya’nın başkenti Roma’da “Türkiye-İtalya İlişkilerinin Son 100. Yılı” ismiyle iki ülke arasında siyaset, diplomasi ve kültürel alandaki gelişmelerin değerlendirildiği bir panel düzenlendi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği ile Büyükelçilik Kültür ve Tanıtma Müşavirliğince Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından izler taşıyan Roma’daki İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’nın müze evinde, iki ülke ilişkilerinin ele alındığı panel yapıldı.
Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Ömer Gücük, panelin açılış konuşmasında, Türkiye-İtalya ilişkilerinin 100 yılı aşan sağlam tarihi temellere oturduğunu belirterek İtalya’nın geçen yıl yaşanan Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde gösterdiği dayanışma ve yardıma teşekkür etti.
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Güner Doğan’ın moderatörlüğündeki panelde, Canonica Müzesi Müdürü Carla Scicchitano, Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mevlüt Çelebi, Roma Sapienza Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fabio Grassi konuşma yaptı.
Panele ev sahipliği yapan Müze Müdürü Scicchitano da Türkiye-İtalya ilişkilerinin kültürel boyutuna değinerek özellikle Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile kendisinin heykellerini yapan İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’nın Türkiye’deki eserlerinin yapılışlarını anlattı.
Çelebi de Türkiye-İtalya ilişkilerinin son 100 yılda zaman zaman bazı iniş-çıkışlara sahne olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“(Birinci Dünya Savaşı dönemi) Farklı bir ilişki gelişmiştir. Ben şöyle değerlendiriyorum bu dönemi; İtalyanların Anadolu’da bulunmaları teorik düşman, pratikte ise dost olarak görülmüştür. Bu mümkün müdür? Mümkündür. Anadolu’daki İtalyan varlığının insani ve stratejik katkısı olduğunu düşünüyorum.”
Grassi de iki ülke ilişkilerini, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan yeni dünya düzeninde ele alırken İtalya ve Türkiye’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütüne (NATO) üye olmak da dahil olmak üzere, birbirlerini hep desteklediğini dile getirdi.
Moderatör olarak son konuşmayı yapan Doğan da iki ülke ilişkilerini, Türkologlar üzerinden değerlendirmek istediğini belirterek Alessio Bombacı, Ettore Rossi, Luigi Bonelli gibi 3 önemli İtalyan Türkoloğun ardından İtalyan coğrafyasında eskisi kadar Türkolog yetişmemesinin bir sıkıntı olduğunu kaydetti.
Panele aralarında Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Ufuk Ulutaş ve KKTC Roma Temsilcisi Mustafa Davulcu’nun yanı sıra çok sayıda İtalyan davetli katılırken Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Doğan, panelistlere katılım belgesi ve kitap takdim etti.
Doğan: “Yok denecek kadar ‘az’ demiyorum, yok”
Panelin ardından AA muhabirine açıklamalarda bulunan Doğan, Roma’da Atatürk heykelinin bulunduğu anlamlı bir müzede bu etkinliği yaptıklarını belirterek iki ülke ilişkilerini değerlendirdiklerini anlattı.
Panelde dile getirdiği “İtalya coğrafyasında, önceki dönemdeki gibi Türkologların çıkmadığı sıkıntısının” nasıl aşılabileceği sorusu üzerine Doğan, “İtalya’da son 100 yılda yetişmiş; Alessio Bombacı gibi, Anna Marsala gibi, Luigi Bonelli gibi Türkologlar vefat ettikten sonrasında o tarz Türkoloğun yetişmediğini söyleyebiliriz. Bu, açık ve net. Yeni Türkologların yetişmesi lazım.” dedi.
Saydığı isimlerin ortak özelliklerine ilişkin Doğan, “Bu insanların ortak özelliği vardı. Arapça, Farsça, Türkçe bilirler, Osmanlıcayı da iyi kullanırlar. Dolayısıyla o insan modeline yeniden ihtiyaç var. Artık İtalya’da, Napoli’de, Roma’da, Venedik’te bu tarz araştırma yapan Türkolog yok. ‘Yok denecek kadar az’ demiyorum, yok. Bunun yetişmesi lazım.” diye konuştu.
Doğan, bu durumun sadece İtalya’ya özgü olmadığına işaret ederek “Fransa da benzer durumda. Çok önemli Fransız Türkologlar artık hayatta değil. Onların yerine yenileri yetişmiyor. Türkçeye olan merakın artırılması lazım. Burada Yunus Emre Enstitümüz, büyükelçiliklerimiz çok güzel işler yapıyor ama bunu bir kültür hareketi olarak yeniden ele almak lazım.” ifadelerini kullandı.
Benzer eksikliğin Türkiye tarafından da söz konusu olduğunu belirten Doğan, şunları kaydetti:
“Çok değerli hocalarımız, bizim öncülerimiz Mahmut Şakiroğlu, Tayyip Gökbilgin gibi Türk-İtalyan ilişkilerine hizmet etmiş önemli kişiler artık hayatta değiller. Onların yerini alabilecek kişilere ihtiyacımız var, şunun altını özellikle çiziyorum; Türk-İtalyan ilişkilerine daha kapsamlı bakacak araştırmacılara ihtiyacımız var.”