Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) tarafından düzenlenen ‘Özgür ve Açık Denizler Sempozyumu’nda, denizlerin özgür ve açık olmasının önemi vurgulandı. Sempozyumda, Türkiye ile Japonya’nın denizlere doğal erişimlerinin uluslararası deniz hukukunda kritik rol oynadığı belirtildi. Ayrıca, deniz güvenliği konusunda iki ülkenin birbirine katkı sağlayabileceği vurgulandı.
Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezince (DEHUKAM), “Özgür ve Açık Denizler Sempozyumu” düzenlendi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde düzenlenen sempozyumun açılış konuşmalarını DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Katsumata Takahiko, Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Burak Özügergin yaptı.
Başkara, “Özgür ve Açık Denizler Sempozyumu”nun, denizlerdeki açıklık ilkesinin önemine odaklanarak, küresel denizcilik alanında önemli bir adımı temsil ettiğini belirtti.
Denizlerin özgür ve açık olmasının ekonomik, sosyal, çevresel ve güvenlik boyutlarıyla hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Başkara, Türkiye ile Japonya’nın coğrafi konumlarının ve denizlere doğal erişimlerinin uluslararası deniz hukukunda kritik rol oynadığını kaydetti.
Japonya-Türkiye ilişkileri
Katsumata, okyanusların önemi yadsınamaz küresel varlıklar olduğunu, Japonya’nın kara sularının ve münhasır ekonomik bölgesinin çok geniş olduğunu söyledi.
Türkiye’nin 3 tarafının denizlerle çevrili olduğuna ve stratejik öneme sahip İstanbul Boğazı’na sahip olduğuna dikkati çeken Katsumata, Karadeniz Tahıl Girişimi’nin gıda güvenliğini sağlamadaki başarısını tebrik etti.
Katsumata, Türkiye ve Japonya’nın komşu ülkelerle deniz hududu sorunları yaşadığını, ülkesinin, hukuka uygun şekilde özgür ve açık denizlerin güvenliğinin sağlanmasına önem verdiğini dile getirdi.
Türkiye ve Japonya’nın jeopolitik önemini vurgulayan Katsumata, deniz güvenliği konusunda iki ülkenin birbirine katkı sağlayabileceğini ifade etti.
Seyrüsefer serbestisi
Özügergin, Türkiye ile Japonya’nın diplomatik ilişkilerinin 100. yılına işaret ederek, ikinci yüzyılı sabırsızlıkla beklediklerini belirtti.
İki ülkenin birbirinden uzak olduğuna değinen Özügergin, bunun denizle alakalı meselelerde ortak görüş paylaşmaya engel olmadığını dile getirdi.
Özügergin, okyanuslarla ilgili tartışmaların özünde onların herkese mi yoksa denize kıyısı olan ülkelere mi ait olduğu konusunun bulunduğunu, genel manada seyrüsefer serbestisinin sağlanmasının uzun bir süreç içerisinde gerçekleştiğini kaydetti.
İnsani krizlerin ele alınmasının da seyrüsefer serbestisiyle ilişkili olduğuna işaret eden Özügergin, Türkiye olarak bu serbestiyi korumaya ve teşvik etmeye devam edeceklerini vurguladı.
Denizlerin korunması
Açılış konuşmalarının ardından, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir’in moderatörlüğünü yaptığı panelde, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi ve Uzman Araştırmacısı Prof. Dr. Yücel Acer, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Waseda Üniversitesi Asya-Pasifik Çalışmaları Enstitüsünden Seta Makoto, Japonya Dış Ticaret Teşkilatı (JETRO) Gelişen Ekonomiler Enstitüsünden İmai Kohei konuştu.
Prof. Dr. Acer, uluslararası deniz hukukunun, ülkelerin denizlerdeki hak ve sorumluluklarını düzenlediğini, ülkeler arasındaki işbirliği ve iletişimin korunması için denizlerdeki serbestliğin korunması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Erhan da Akdeniz’in stratejik öneme sahip olan ticari ve kültürel bağlantı noktası olduğunu vurgulayarak, bu denizin medeniyetleri birleştirdiğini ifade etti.
Seta, Uluslararası Denizcilik Örgütünün (IMO) amacının denizlerde ayrımcılığı önlemek olduğunu hatırlatarak, barış zamanında özgür ve açık denizlerin uluslararası hukuk tarafından korunduğuna işaret etti.
İmai de Japonya’nın “özgür ve açık Hint-Pasifik” stratejisinin iki anlamı olduğunu belirterek, bunlardan ilkinin normlar ve değerlere vurgu yapmak, diğerinin ise baskılara göğüs germek olduğunu kaydetti.