İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hemşehri dernekleri, vakıflar ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelerek, yerel idare ve merkezi idarenin sorumluluk alması gerektiğini belirtti. İmamoğlu, sivil toplum kuruluşlarının güçlenmesine destek olacaklarını ve çalışmaları birlikte yürüteceklerini vurguladı. Ayrıca, siyasi menfaat ilişkisi kurmadıklarını ve sivil toplum kuruluşlarının bağımsızlığını önemsediklerini ifade etti.
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hemşehri dernekleri, vakıflar ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldiği programda konuştu, “STK’ların daha etkin olabilmeleri için yerel idarenin de merkezi idarenin de sorumluluk alması şarttır. Biz payımıza düşeni fazlasıyla yapacak; ortak aklı, ortak iradeyi, katılımcı mekanizmaları, yani demokrasinin temel yapı taşlarını yaşatmak için hiçbir engel tanımayacağız” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hemşehri dernekleri, vakıflar ve sivil toplum kuruluşları ile birlik sofrası iftar programına katıldı. Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’ndki programda konuşan İmamoğlu, Ramazan ayının eşitlik, adalet, birlik ve beraberlik duygularını hatırlattığını belirtti. İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Büyük bir İstanbul ailesi olarak bir aradayız. Çok değerli kuruluşlarımızla bir aradayız. Hemşehri dernekleri bu toprakların özellikle kültürel çeşitliliğini yaşamak ve yaşatmak adına da önemli bir yerde duruyor. Tabii çok önemli de bir irade koyuyor ortaya. Bunu da önemsiyorum, çok değerli buluyorum. Tabii şu yönünü de söylemek isterim. Hemşehri derneklerimiz, bu güzel cennet vatanımızın farklı kültürlerini, yaşam biçimlerini temsil eden muazzam bir topluluk ama her zaman ifade etmek isterim; hemşehri derneklerimiz, aynı zamanda İstanbul’umuzun -ben hepinizi İstanbullular derneği gibi de kabul ediyorum- bu şehrin birlik ve beraberliğinin de teminatı olduklarının altını çizmek istiyorum. Bu duygularla sizleri misafir ediyorum. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının güçlenmesi ve yaygınlaşması da güçlü bir demokrasi ve müreffeh bir toplumun en önemli kriterlerinden birisi. İstanbul, 30 bini aşkın sivil toplum kuruluşuyla tabiri caizse Türkiye’mizde sivil toplumun kalbi konumunda. Sadece İstanbullu hemşehri dernekleri değil, genel toplumun sorun ve ihtiyaçlarını tespit eden, buna yönelik çözüm üreten pek çok sivil toplum kuruluşu pek çok farklı başlıkta, farklı konularda İstanbul’umuza, topluma hatta insanlığa, farklı inançlara hizmet eden büyük topluluklar olarak İstanbul’da örgütlenmiş durumda.
“SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN GÜÇLENMESİNE DESTEK OLMAK ÖNCELİĞİM”
Bu anlamda, yeni kurulmuş olan sivil toplum kuruluşları şube müdürlüğümüzün de çok büyük bir misyonu olduğuna inanıyorum. Aynı zamanda tabii böylesi bir birimimizin önümüzdeki dönem farklı ihtiyaçlar üzerinden çok daha yüksek seviyede güçlendirilmesine ve bu kapsamda çok daha geniş kapsamda bu görünen büyük yapıyı ihtiyaçlarıyla karşılayan, ağırlayan ve onların gelişimlerine katkı sunacak statüde bir ortama kavuşmasını sağlamak da bizim en önemli kararlarımızdan birisidir. Vatandaşların sesi ve demokrasisinin temel bir aktörü olan sivil toplum örgütlerinin güçlenmesine, daha etkin çalışmalar yapmasına, toplumsal fayda üretme, karar alma ve politika yapma mekanizmalarında etkin aktörler haline gelmelerine destek olmak; inanın, benim kişisel yaşamımın da siyasi yaşamımın da belediye başkanlığımın da öncelikleri arasında olduğunu tekrar ifade etmek isterim.
“ÇALIŞMALARIMIZI HEP BİRLİKTE YÜRÜTECEĞİZ”
Bugüne kadar birçok konuda birlikte çalıştık. Bundan sonra da çalışmaya devam edeceğiz. Sivil toplum kuruluşları, toplumun sahip olduğu kültürel farklılıkları yaşatmanın en önemli aracılarından da biridir. Bununla birlikte toplumsal sorunlara ayna tutan, kamu ile sivil alan arasında bağ kuran, bizi toplumla buluşturan çok önemli yapılardır. Göreve geldiğimizden bu yana yaptığımız işlerde sivil toplumla pek çok paydaşlık kurduk. Kurduğumuz bu paydaşlıklarda olduğu gibi önümüzdeki dönemlerde de sivil toplum kuruluşlarının ihtiyaç ve sorunlarının haritasını birlikte çıkaracağız. Çözüme yönelik süreçleri katılımcılık, ortak akıl ve güçlü bir birliktelik iradesiyle ortaya koymak için çalışmalarımızı hep birlikte yürüteceğiz. Bu alanda üretilen bilgi ve tecrübenin görünürlüğüne destek olmaya devam edeceğiz. Elbette STK’ların daha etkin olabilmeleri için önündeki engellerin kaldırılması ve çalışmaların desteklenmesi konusunda yerel idarenin de merkezi idarenin de sorumluluk alması şarttır. Bu yadsınamaz bir gerçek fakat biz her zaman olduğu gibi payımıza düşeni fazlasıyla yapacak; ortak aklı, ortak iradeyi, katılımcı mekanizmaları, yani demokrasinin temel yapı taşlarını yaşatmak için hiçbir engel tanımayacağız.
“HİÇBİR SİVİL TOPLUM KURULUŞUYLA SİYASİ MENFAAT İLİŞKİSİ KURMADIK”
Mübarek Ramazan ayında bir iftar sofrasındayız. Bilinmelidir ki, hiçbir sivil toplum kuruluşuyla siyasi menfaat ilişkisi kurmadık, kurmayacağız. Hiçbir sivil toplum kuruluşu bizim için bize oy verirse vardır, oy vermezse yoktur anlayışını hiçbir zaman savunmadık, karşısında durduk, karşısında olmaya devam edeceğiz. Bu anlayışla hareket eden siyasilerin de siyasi yaşamlarını suni yaşam olarak görüyoruz. Hiçbir zaman organik değildir. Şunu net olarak söylüyorum. Siyasi yapılar, sivil toplum kuruluşları kendi bağımsızlıklarını ve kendi bağımsız haklarını sağlıklı organize ettikleri takdirde ülkemizde güçlü bir demokrasi var olacaktır. İnsanın insana saygısı büyüyecektir. Her kurumun her kuruma olan saygısı da o ölçüde yukarıya taşınacaktır. Bu anlamda ben, gördüğüm bütün sivil toplum kuruluşlarına eşit bir büyükşehir belediye başkanı, eşit bir siyasi kimlik ve her birinizin görevlerinde başarı dileyen bir insan; aynı zamanda yapması gerekenleri yapmakta asla geri durmayan ve çıkar amaçlı, süreci bir farklı amaca evirecek şekilde asla kullanmayacak sizlerin bir hemşehrisi olarak görmenizi istiyor, Ramazan ayınızın mübarek olmasını diliyor, tutulan oruçların kabul olmasını diliyor, hepinizi sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.”