31 Mart seçimlerinden yeniden İBB Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu mazbata töreninde dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İstanbul Tuzla’da seçimi kazanan Eren Ali Bingöl’e mazbatasının hala verilmediğini söyleyen İmamoğlu, “Öğreniyoruz ki Tuzla Belediye Başkanı’nın görevi bitmişken, hem de 2 Nisan günü hemen 62 milyonluk ihale yapıp birilerine veriyor. Böyle bir kamu ahlakı olamaz. İBB müfettişlerimizi görevlendirdi. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Saraçhane’de düzenlenen mazbata töreninde açıklamalarda bulundu. İstanbul Tuzla ilçesinde seçimi kazanan Eren Ali Bingöl’e mazbatasının verilmemesine tepki gösteren İmamoğlu’ndan Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı ile ilgili gündem yaratacak bir iddia geldi. İmamoğlu, “Tuzla Belediye Başkanı’nın görevi bitmişken, hem de 2 Nisan günü hemen 62 milyonluk ihale yapıp birilerine veriyor. Çok ayıp. Böyle bir kamu ahlakı olamaz. İBB müfettişlerimizi görevlendirdi. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın” dedi.
“GERİ DÖNÜŞ ÇABALARI NAFİLE ÇABALAR OLUR”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mazbata törenindeki açıklamalarından satır başları şu şekilde; “Bu seçim Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılmalarından birisidir. Ve artık geriye dönüş olmaz. Demokrasi bir kere uyandı mı, özgürlük bir kere hayat buldu mu ondan kimse kaçamaz. Geri dönüş çabaları nafile çabalar olur. Hatırlayın 31 Mart 2019 gecesi AA’nın veri akışını kesmesiyle başlayan süreçte ne yazık ki bir anlayışla mücadelemiz vardı. O anlayış makamları ya da bir seçim bölgesini, İstanbul’u kendi mülkü gibi gören bir anlayış. Tabi bu anlayışın neler yaptığını birlikte gördük.
“ELLERİNDEN GELENİ YAPTILAR”
Millet iradesini hiçe sayan o anlayış 23 Haziran 2019’da aslında esaslı bir demokrasi dersi aldı. Ama maalesef buradan yeterince ders çıkartmadı. 2019’da başlayan o süreç bugüne kadar farklı boyutlarıyla birlikte aralıksız bir şekilde devam etti. 5 yıl boyunca bizleri engellemek, başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Dönem dönem fazlasıyla gerçek dışı suçlamalar ve iftiralarla bizi halkın gözünde küçük düşürmeye çalıştılar. Siyasi maksatlı mesnetsiz davalarla her gün ayrı bir teftiş ve soruşturmayla bizi yıldırmaya uğraştılar. Tabi 5 yıl boyunca onlar bizimle uğraşırken biz ise gerçek hayata, milletin bize yüklediği sorumluluğa yani İstanbul’un sorunlarıyla mücadele ettik. Pazar günü yapılan seçimde yalnızca bizim 5 yıllık performansımız oylanmadı. Aynı zamanda hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan, kendini milletin üzerinde gören anlayışın meşruiyeti de oylandı. Oylamanın sonucu ortadadır. Milletin iradesini beğenmeyip kendi isteklerini dayatanların halkın seçilmiş temsilcilerini yok sayıp engellemeye çalışanların, devletin, hukukun, yargının ve demokrasinin ayarlarıyla oynayanların milletin vicdanında yeri olmadığını milletimizin asil tavrı sandıkta tescil etmiştir.
“BU SEÇİM KANAL İSTANBUL İÇİN HAYATİ BİR REFERANDUMDU”
İstanbullular iktidarın bu şehrin iradesine yönelik politika ve uygulamalarını kesin olarak mahkum etmiştir. Bu seçim aynı zamanda Kanal İstanbul için hayati bir referandumdu. Halkımız toplu bir şekilde İstanbul diye haykırdı. Beton kanal projesini tarihin tozlu raflarında hayata geçmeyen bir ibret projesi olarak kalmasını milletimizle birlikte sağlayacağız. Bir cumhurbaşkanı, 17 bakan ve müesses medyanın yüzde 95’i ve her türlü devlet imkanıyla hatta bizlerin vergisiyle yaşamını sürdüren kamuya ait kamu kuruluşlarıyla kampanya yürüten, seçimi kazanmak için her yolu mübah gören, para dağıtmak, seçmen kaydırmak gibi birçok anlamsız siyaset anlayışı bu seçimle millet nezdinde geri dönülmez bir biçimde mahkum olmuştur.
“MİLLETİMİZ DERİN VİCDANINI VE FERASETİNİ GÖSTERMİŞTİR”
Kendisini desteklemeyen siyasi partileri ve siyasetçileri rakip değil de sanki düşmanmış gibi gören ve göstermek isteyen o anlayış açıkça mağlup olmuştur. Milletimiz derin vicdanını ve ferasetini göstermiştir. Halkın yaşamakta olmuş olduğu ekonomik zorlukları önemsemeyen, bu zorluklarla başa çıkması için vatandaşa verilen sosyal desteklerle kendi çıkarları adına alay eden o kibirli anlayış mahkum olmuştur. Metro ve diğer büyük yatırımlarımızın hayata geçmesi için gereken imzayı atmaktan kaçınan, sahip olduğu yetkiyi halkın zararına sonuna kadar istismar eden o yönetim anlayışı mahkum olmuştur. 31 Mart’ta İstanbullular bu şehirde ve bu ülkede hukuk, demokrasi ve sosyal adalet istediklerini açıkça ve haykırarak ortaya koymuştur. Bence bu yönüyle tarihe geçecektir.
“NEDEN MAZBATA VERİLMİYOR?”
Açık farkla kazandığımız Tuzla’da benim genç yol arkadaşım Eren Ali Bingöl’e neden mazbata verilmiyor? Yüzde 11 farkla kazanmış arkadaşımız mazbatayı ne zaman alacak belli değil. Öğreniyoruz ki Tuzla Belediye Başkanı’nın görevi bitmişken, hem de 2 Nisan günü hemen 62 milyonluk ihale yapıp birilerine veriyor. Çok ayıp. Böyle bir kamu ahlakı olamaz. İBB müfettişlerimizi görevlendirdi. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın.
“TELAŞINIZ NE?”
Beykoz ve Gaziosmanpaşa’da tüm sandıkları yeniden sayma konusundaki telaşınız ne? Bunu yapmayın. Haksızlık yapıyorsunuz ama haksızlığın ötesinde başka kötülüklere fırsat veriyorsunuz. Gözümün nuru gibi Beykoz’daki seçim sonucuna, gözümün nuru gibi GOP’taki seçim sonucuna buradaki her zaman adaleti önde tutan parti yöneticilerimle birlikte, takip edeceğimizden kimse şüphe duymasın. Yaptığınız adaletsizlikler işinize yaramıyor. Bu tür politikalar nedeniyle sadece partiniz güç kaybetmiyor millete de zarar veriyorsunuz.”
31 Mart Yerel Seçim Sonuçları İçin Tıklayın