DSP Genel Başkanı Önder Aksakal: Hayat pahalılığı ve sığınmacı sorunu iktidarın değil TBMM’nin sorumluluğundadır

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, hayat pahalılığı ve sığınmacı sorununun önlenmesi sorumluluğunun sadece iktidarın değil TBMM’nin de omuzlarında olduğunu belirtti. Aksakal, yerel seçimlerin ardından göreve gelen belediye başkanlarına başarılar diledi ve Türkiye’nin seçimsiz döneminde ekonomik sıkıntıların aşılması ve terör yapılanmalarının yok edilmesinin önemine vurgu yaptı. Aksakal, DSP olarak yeni anayasa konusunu öncelikli olarak ele alacaklarını ve 1921 anayasasına yapılan atıfları sinsi bir girişim olarak değerlendireceklerini ifade etti.

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal: Hayat pahalılığı ve sığınmacı sorunu iktidarın değil TBMM’nin sorumluluğundadır
REKLAM ALANI
Yayınlama: 04.04.2024
A+
A-

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, “Hayat pahalılığının önüne geçilmesi, sığınmacı sorununun mutlaka tamamıyla ortadan kaldırılması sorumluluğu sadece iktidarın değil TBMM’nin de omuzlarındadır.” dedi.

Aksakal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri sürecini demokratik teamüllere uygun şekilde, kayda değer olumsuzluk yaşamadan geride bıraktıklarını söyledi.

DSP olarak 81 ilde kendi adaylarıyla seçime katıldıklarını anımsatan Aksakal, Eskişehir’in Mihalıççık Belediyesi ile Sivas’ın Gemerek ilçesindeki Çepni beldesi ve Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesindeki Büyükkarıştıran beldesi belediyelerini kendi adaylarının kazandığını belirtti. Aksakal, yerel seçimlerin ardından göreve gelen tüm belediye başkanlarına, il genel ve belediye meclisi üyeleriyle muhtarlara başarılar diledi.

Van İl Seçim Kurulunun, Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı için en çok oyu alan Abdullah Zeydan’ın “seçilme yeterliliği olmadığı” gerekçesiyle “seçilmemiş sayılmasına” ve sonraki en çok oy alan adaya mazbatanın teslim edilmesine karar verdiğini hatırlatan Aksakal, “Yüksek Seçim Kurulunun yapılan itirazlar neticesinde, olayın maddi hata perspektifinden yaptığı değerlendirmeyle sorunu doğru noktaya taşıması ve mazbatanın en çok oy alan adaya verilmesine yönelik kararı oy çokluğuyla da olsa değerlidir. Ancak hukuken seçilme yeterliliği olmadığı gibi sabıkasına konu süreçte PKK terör örgütünü övmesi, hatta bu terör örgütü için kadim Türk devletine yönelik sözüm ona ‘tükürüğüyle boğar’ gibi tanımlamalarla tahkir etmesi eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerçekten bir hukuk devletiyse ilgili şahsın göreve başladıktan sonraki süreçte ayrıca bir hukuki değerlendirmeye tabi tutulmasını da gerektirecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Aksakal, DEM Parti adayı Zeydan’ın seçilebilirliğine imkan sağlayan ilgili mahkemenin memnu hakların iadesi kararını hatalı bir şekilde vermesinin altında yatan gerçek sebeplerin incelenmesi, araştırılması ve soruşturulması gerektiğini ifade ederek, “Bu konuda Hakimler ve Savcılar Kurulunu başta olmak üzere cumhuriyet savcılarını da göreve davet ediyorum. Elbette halkın iradesi her şeyin üzerindedir ancak hiçbir gerekçe de terör örgütü mensuplarının ya da iltisaklı olanların demokratik kurallar yoluyla güç elde edebilmesine olanak vermemelidir.” dedi.

Türkiye’nin yaklaşık dört yıllık bir süre boyunca seçimsiz bir dönem geçireceğini dile getiren Aksakal, bu sürecin başta ekonomideki sıkıntıların aşılması, bölgesel sorunların ve özellikle terör yapılanmalarının yok edilerek emperyalist planların akamete uğratılması açısından büyük bir önem arz ettiğini vurguladı. Aksakal, şunları kaydetti:

“Hayat pahalılığının önüne geçilmesi, sığınmacı sorununun mutlaka tamamıyla ortadan kaldırılması sorumluluğu sadece iktidarın değil TBMM’nin de omuzlarındadır. İktidarda bulunan AK Parti’nin değişik kademelerdeki sözcülerince dile getirilen yeni anayasa konusu da Mecliste temsil edilsin ya da edilmesin tüm siyaset kurumunun, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin öncelemesi gereken hususların başında yer almaktadır. DSP olarak 12 Eylül faşist darbesinin ürünü olan, üzerine darbeci kokusu sinmiş bu anayasayı sivil iradenin gücüyle yeniden yaratacak çalışmalarımızı yeri ve zamanı geldiğinde gerek Meclisimize gerekse kamuoyunun değerlendirmesine sunacağız. Bazı siyasetçilerin 1921 anayasasına övgüyle atıfta bulunarak mevcut anayasamızın ilk dört maddesini hedef tahtasına oturtma niyetini ise sinsi ve samimiyetten uzak bir girişim olarak değerlendireceğimizin bilinmesini isterim.”

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.