Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kamuda tasarrufa yönelik açıklamalarını eleştirerek, İstanbul, Ankara ve Antalya’nın Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından alınmış olsaydı aynı kemer sıkma politikasının uygulanıp uygulanmayacağını sorguladı. Eşki, ayrıca belediyenin mali durumu hakkında bilgi verirken, sosyal yardımlara ağırlık vereceklerini ve kentsel dönüşüm sürecinin zorluklarına değindi.
HABER: FATİH ÖZKILINÇ KAMERA: KERİM UĞUR
(İZMİR) – Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kamuda tasarrufa yönelik açıklamalarıyla ilgili, “Mehmet Şimşek’in yerel seçim sonuçlarından sonra bu açıklamayı yapmasını biraz manidar buluyorum. Eğer İstanbul’u, Ankara’yı, Antalya’yı Adalet ve Kalkınma Partisi almış olsaydı aynı tip bir kemer sıkma yapılır mıydı? Umarım bu kemer sıkma politikasını makam araçlarında da uygularlar. Üç, dört kurumdan ayrı maaş alan kişilere de uygularlar. Umarım meclisinde bahçesinde 15 metrelik mangal partisi yapmaktan da vazgeçerler” dedi.
Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki düzenlediği basın toplantısında, adaylık sürecinde yaşadığı deneyimleri aktardı. Eşki, “Vatandaşın içerisine girdiğimde nasıl bir belediye başkanı olunmasına dair birçok not aldım. Birçok tespit yaptım. Nasıl belediye başkanı olunmayacağını aslında biliyorum. Önümde çok örnek vardı. Hangi konularda yanlış yapmamam gerektiğini, hangi konulara girmemem gerektiğini, nelerle anılmamam gerektiğini, geçmiş 20 bana diğer ilçelerde kötü örneklerden de, Türkiye’nin farklı yerlerindeki kötü örneklerle de nasıl belediye başkanı olunmaması gerektiğini öğretmiştik. Ama nasıl belediye başkanını olması gerektiğine dair bu dört buçuk ay içerisinde çok büyük bir tecrübe edindim” dedi.
“MALİ DİSİPLİNİ KORUYARAK SÜRECİ DEVAM ETTİRMEYE ÇALIŞACAĞIM”
Bornova Belediyesi mali yapısı hakkında da bilgi veren Eşki, “Bornova Belediyesi 20-25 yıldır borcu olmayan bir belediye. Mustafa İduğ’dan önce de öyleydi. Herkesin yoğurt yiyişi farklı. Bana ‘kasada 200 milyon var’ diye bir reklamla burası bırakıldı. Ben kasada para tutmayacağım. Ama biz mali tabloyu aldığımızda yurt inşaatı var. Onun hak edişleri ödendiğinde geriye 8 milyon gibi bir rakam kalıyor. Biraz daha araştırdığımızda Bor-Bel şirketimizin damga vergisi ve birkaç müdürlüğün borçları toplanınca eksi 20 milyona gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Ama bu bizi yine İzmir’deki en kuvvetli belediye konumunda tutuyor. Bornova Belediyesi’nin mevcut durumundan gayet mutluyum Bornova’nın mali disiplini koruyarak süreci devam ettirmeye çalışacağım” diye konuştu.
“ÜLKENİN GÖTÜĞRÜLDÜĞÜ NOKTADA SOSYAL ANLAMDA DAYANIŞMAYA İHTİYAÇ DUYULUYOR”
Belediye olarak sosyal yardımlara ağırlık vereceklerini de dile getiren Eşki, “Ülkenin götürüldüğü nokta sosyal anlamda dayanışmaya ihtiyaç duyuluyor. O anlamda gençlik merkezi, kuracağımız kent lokantası gibi. Sağlık hizmetlerimizin kapasitesini artırıp ambulans sayımızı 2’den 4’e çıkarmak gibi hizmetlerimizin yanı sıra vatandaşların devletten beklediği bazı şeyleri biz belediye olarak sırtlanacağız. Naldöken’de bir karakol ihtiyacı var. Elimizden gelirse biz bunu sırtlanacağız. Birçok mahallemizde sağlık ocağına ihtiyacı var. Biz bunlar için de çalışacağız. Bornova’da vatandaşın yararına ne varsa bazen görev alanımızın da dışına çıkıp kamu yararına ne kadar imkan sunabiliyorsak sunacağız” dedi.
“İNŞAAT MALİYETLERİN YÜKSEKLİĞİ DEVAM ETTİĞİ SÜRECE KENTSEL DÖNÜŞÜM SIKINTILI GEÇECEK”
Eşki kentsel dönüşüm konusunda da değerlendirmelerde bulundu. Ekşi şunları söyledi:
“Bornova’da bazı yerlerin kadim sorun haline gelmiş kentsel dönüşüm problemleri var. Bir de bunun üzerine yaşadığımız imar affı uygulaması oldu ki bu iş çok daha zor bir boyuta sokuyor. Bir deprem yaşadık ve Bornova’da da ağır hasarlı evler var. Fakat inşaat maliyetleri Türkiye’de arttı. İnsanların, kendi evlerini güvenli bir hale getirip yeniden oturmaları için 1 milyondan fazla para vermeleri gerekiyor. Yüklü miktarda ödeme yapmaları gerekiyor. Bunun için yüzde 20 emsal artışı verilerek mali yük biraz azaltılmak istendi ama o da iptal oldu. Şu anda büyük bir çıkmaz içerisindeyiz. Biz yapı stokunu doğru şekilde analiz edecek bir sistem kuracağız. Bazı bölgelerde yerinde dönüşüm gerekiyor. Bazı bölgelerde ada bazında dönüşüm gerekiyor. Bazı yerlerde kendi ekonomiksel olarak yapmaları gereken yükü ‘nasıl belediyeye devredebilirizin’ peşinde. Belediyenin imkanları ve bütçesi kısıtlı. Aslında uzmanların bile içinden çıkamadığı bir sorun. Ama işin temelde dayandığı nokta; inşaat maliyetlerin yüksekliği. Bu böyle devam ettiği sürece kentsel dönüşüm süreci sıkıntılı, dar boğaz bir şekilde geçecek. Ben depremde Maraş’a gittim ve gördüm. Orada görmüş olduğum tablonun bana vermiş olduğu bir korku var. Ben bu korkuyu üzerimden atmak istemiyorum. Ben imar uygulamaları hususunda insan hayatını tehlikeye sokabilecek hiçbir şeye imza atmayacağım. Çok katı olacağım. Çünkü yaşadığımız cehennem şunu gösteriyor; hiçbir maddi kazanç, imar rantının kente getireceği artı o yaşanılan tabloya değmeyecektir.”
“BİR BETON TARİKATI TARAFINDAN YÖNETİLİYORUZ”
Eşki, ilçede yer alan çimento ve taş ocaklarıyla ilgili bir soruya, “Bizim yetkimizin dışında kalan bir durum. Macron, ‘Fransa’da çimento fabrikası bırakmayacağım’ derken biz çimento fabrikası ithal edip çimento ihraç ederek geliştiğimizi iddia ediyoruz. 300-400 yıl evvel ‘matbaa gelmesin, hattatlar işsiz kalmasın’ demekle ‘çimento satıp ihracat rakamlarımızı geliştirelim’ demek arasında hiçbir fark yok. Türkiye’nin çimento fabrikalarına ihtiyacı yok. Bugün neye ihtiyacımız olduğumuz az çok belli. Ama bir beton tarikatı tarafından yönetiliyoruz. Bununla mücadele edeceğiz ama bizim de bu konudaki yetkimiz sınırlı” diye yanıt verdi.
“ADALET VE KALKINMA PARTİSİ ALMIŞ OLSAYDI KEMER SIKMA YAPILIR MIYDI?”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kamuda tasarrufa yönelik açıklamalarının sorulması üzerine ise Eşki, şunları kaydetti:
“Mehmet Şimşek’in yerel seçim sonuçlarından sonra bu açıklamayı yapması biraz manidar buluyorum. Eğer İstanbul’u, Ankara’yı, Antalya’yı Adalet ve Kalkınma Partisi almış olsaydı aynı tip bir kemer sıkma yapılır mıydı? Bilmiyorum. Bu vatandaşın takdirine bırakılacak bir şey. Bizim hizmet yapabilmek için para harcamamız gerekiyor. Eğer kapıya süpürgeci koymazsanız süpüremezsiniz. Asfalt alamazsanız asfaltı dökemezsiniz. Spor tesisi inşa edemezsiniz, spor faaliyetlerini vatandaşa sunamazsınız. Bizim para harcamamız gerekiyor. Bunlar için personele ihtiyaç var. Bize ‘kemer sıkın’ deniliyor. Pandemi döneminde gördük ki sosyal yardımlar devletin birçok yerde elini uzatamadığı noktada vatandaşa hayat oldu ve bunu belediyeler yaptı. Yine depremde Hatay’da Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Maraş’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Malatya’da İzmir belediyelerinin ortaya koydukları çok yoğun bir çaba oldu. Adıyaman’ın alınmasının, CHP’de olmasının sebeplerinden bir tanesi de odur. Yerel yönetimlerin amacı her noktada vatandaşa faydalı olabilmek. Yerel yönetimleri sıkarsan bu işin nereye varacağını düşünmek dahi istemiyorum. Umarım bu kemer sıkma politikasını makam araçlarında da uygularlar. Üç, dört kurumdan ayrı maaş alan kişilere de uygularlar. Umarım meclisinde bahçesinde 15 metrelik mangal partisi yapmaktan da vazgeçerler. Belediyelerin aldığı ekonomik gelir vatandaşla buluşuyor. Kamuda kemer sıkmayı anlıyorum ama kemerin yanlış ilmeğine takıyorlar demiri. Umarım farklı bir uygulamaya gidilir.”