‘Kıdem Tazminatı Fonu Mücadelemiz’ başlıklı raporunu ATSO Nisan Ayı Meclisinde gündeme getiren ATSO Başkanı Ali Bahar, ‘En başta işçilerin hakkını koruyarak, çalışanların hakkının hiçbir şekilde heba olmaması suretiyle muhakkak bir çözüm getirilmelidir’ dedi.
“Kıdem Tazminatı Fonu Mücadelemiz” başlıklı raporunu ATSO Nisan Ayı Meclisinde gündeme getiren ATSO Başkanı Ali Bahar, “En başta işçilerin hakkını koruyarak, çalışanların hakkının hiçbir şekilde heba olmaması suretiyle muhakkak bir çözüm getirilmelidir” dedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) Nisan ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Ahmet Öztürk başkanlığında, Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Bahar, geçtiğimiz günlerde yaşanan teleferik kazasında hayatını kaybeden vatandaşımızın yakınlarına baş sağlığı diledi. Geride bıraktığımız Ramazan Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayarak sözlerini sürdüren Başkan Bahar, yerel seçimler, enflasyon ile mücadele, kamuda tasarruf, kıdem tazminatı, Antalya ekonomisi ve ATSO gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası meclisinde görev yapan ve 10’uncu yılını dolduran meclis üyelerine teşekkür plaketi ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar tarafından Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, Meclis Üyeleri Güray Parlak ve Ali Demir’e takdim edildi. Başkan Ali Bahar, “10 yıl ve üzeri meclisimize, kentimize hizmet veren arkadaşlarımı kutluyorum” dedi.
Dev bir ekosistemi kontrol ediyoruz
ATSO’nun 142. yılını tamamlamanın gururunu yaşadıklarını kaydeden Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, “Bugün bu çatı altında 142 yıllık bir kurumun mensupları olarak toplandık. 1882 yılında 100 üye ile faaliyete başlayan odamız, bugün pek çok ulusal ve uluslararası organizasyona ev sahipliği yapan, bölge ve ülke ekonomisine yön veren, 65 bin üyeli bir çınar haline geldi. 50 yıllık kurumların, şirketlerin tarihi sayıldığı ülkemizde, 142 yıllık bir sivil toplum örgütü olmanın, böyle bir çınarın gölgesi altında toplanmanın gururu, bizim için tarif edilemez bir duygudur” dedi. Dev bir ekosistemi temsil ettiklerini dile getiren Başkan Bahar, “Bu gurur ve sorumlukla, tüm bunları çevreleyen bir gelecek vizyonu ile çalışmalarımıza devam edeceğiz. Biz alelade bir STK değiliz. Birbirini seven, işini aşkla yapan, sadece kendini değil sektördeki diğer firmaların çıkarlarını da düşünen, Antalya’ya ve Türkiye’ye değer katmak için çalışan, yarını değil 20 yıl sonrasını planlayan, iş insanlarının temsil edildiği, siz değerli meclis ve komitelerimizle bütünleşmiş bir camiayız. Bu düşünceler ile 142. yılımızı kutluyor, ATSO’ya ve üyelerimize nice başarılı yıllar diliyorum” diye konuştu.
Kıdem tazminatı konusunda iş dünyasının ciddi sorunlar yaşadığını anlatan Başkan Ali Bahar, iş dünyası üzerindeki bu yükü alacak şekilde bir sistemin ivedilikle kurulması gerektiğini belirtti. 2016 yılından bu yana kıdem tazminatı konusunu gündeme getirdiklerini, o dönemde yapılan çalışmaları ve medyanın haber kupürlerinden oluşan “Kıdem Tazminatı Fonu Mücadelemiz” başlıklı raporunu meclise sunan Başkan Bahar, işçi haklarının devlet garantisi altına alınmasının hak kayıplarını ve mağduriyetleri sona erdireceğini söyledi. Kıdem tazminatı konusunun Türkiye’nin önünde duran büyük bir sorun olduğunu hatırlatan Başkan Ali Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Belki şu anda 2016’dan beri değişen çok şey yok ama bugün emek yoğun işlerde çalışan firmalarımızda, işçilerin tazminatını ödeyemeyecek durumda olan fabrikalarımız, sanayi işletmelerimiz bulunmaktadır. Kıdem tazminatında, en başta işçilerin hakkını koruyarak, çalışanların hakkının hiçbir şekilde heba olmaması suretiyle muhakkak bir çözüm getirilmelidir. Biz bunu 2016 yılında tespit etmişiz, çalışmaya başlamışız. Bakın yıl 2024, sekiz yıl geçmiş bugün tekrar konuşuluyor. İşletmelerimizin üzerindeki kıdem tazminatı bir şekilde üzerimizden yük olarak alınmalıdır. Bu alınırken işçilerimizin, çalışanlarımızın haklarına en ufak bir halel de gelmemelidir, bunu çok açık ifade ediyorum.”
“Proje köprüsü, barış elçisi, birlik beraberliğin teminatıyız”
Yerel seçim gündemini geride bıraktıklarını sözlerine ekleyen Başkan Bahar, “Milletimiz demokratik tercihlerini her zamanki gibi sağduyu ile yaptı ve önümüzdeki dönemde hizmet edecek mahalli idarelerimizi belirledi. Sonucun, Antalya’ya, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Seçim öncesi süreçte, bu kürsüden defalarca dile getirdiğim gibi, proje köprüsü, barış elçisi, birlik ve beraberliğin teminatı olma sözümüzün arkasındayız. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da belediyelerimizin hizmetlerini yakından izleyeceğiz. İş dünyamızın talep ve beklentilerini dile getireceğiz” dedi. Antalya’da 2 milyon 700 bin vatandaşların, yerli ve yabancı turistler ile üyelerin en iyi hizmeti alması için mücadele edeceklerini kaydeden Başkan Ali Bahar, “Diğer taraftan Ankara’da iktidar ve muhalefet arasında son haftalarda oluşan siyasi iklimi büyük memnuniyetle izlediğimizi de belirtmek istiyorum. Öyle düşünüyorum ki; gerek bu salondakiler, gerek milletimiz yıllardır özlemle beklediği bu tabloyu görmekten dolayı son derece memnunuz” dedi.
Sıra seçim sonrası enflasyonla mücadelede
İş dünyası olarak ekonominin normalleşmesinin en büyük beklentileri olduğunu dile getiren Başkan Ali Bahar sözlerini şöyle sürdürdü; “Seçim gecesi Cumhurbaşkanının, hemen arkasından Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Hazine ve Maliye Bakanının ekonomimize dönük olarak dile getirdikleri düşüncelerinden ötürü memnuniyet duyduk. Enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadelenin, Türkiye için bir gereklilik değil zaruriyet olduğuna inanıyoruz. Son zamanlarda şöyle şikayetler duyuyoruz: “Faiz yüzde 50’ye çıktı ama enflasyon düşmüyor”, “Faiz yüzde 50’ye çıktı ama yabancı sermaye gelmiyor”, “Faiz yüzde 50’ye çıktı ama değişen bir şey yok.” Arkadaşlar, öncelikle şu tespiti yapalım: En büyük sorunumuz nedir? Enflasyon! Bu sorunu nasıl çözeriz? Sadece enflasyonu oluşturan sebepleri ortadan kaldırarak çözebiliriz. Enflasyona sebep olan neydi? 2021’in Eylül’ünde başlayan negatif reel faiz politikası idi. Dikkat edin, faiz indirimi demiyorum. Faizi enflasyonun altına çekmek ve buna ısrarla devam etmekten bahsediyorum. Bu yanlış tercihin ülkemize ve milletimize nelere mal olduğuna değinip vaktinizi almak istemiyorum. Demek ki; bu sorundan çıkmanın yolu, enflasyonla eşdeğer fiyatlama ve politika faizine ulaşmaktır.”
Ekonomi yönetiminin genel seçimlerin ardından bir anda faizi artırmadığına işaret eden Başkan Bahar, “Kademeli bir şekilde yüzde 50’ye geldik. Hatta biz de bunu defalarca dile getirdik. “Aman bir anda şok faiz artışları ile reel ekonomiyi durdurmayın, iş dünyasını zora sokmayın” dedik. Yani iş dünyası da hükümet kanadı da, sorunun muhtemel yan etkilerinden kaçınmak için zamana yayılan bir çözüm istedi. O yüzden, “Faiz yükseldi, neden enflasyon düşmüyor” maalesef diyemeyiz. Enflasyonla mücadele ederken uygulanan para politikası araçlarının etkileri, gecikmeli olarak hissedilir” dedi. Dünyanın her yerinde faiz politikasının aynı olduğunu belirten Bahar, “Bakın mevcut faiz düzeyi daha birkaç aydır, beklenen enflasyon düzeyinin üzerine çıkmış durumdadır. Şirketler de, insanlar da yavaş yavaş TL varlıklara, geçmeye başladı. Yabancı yatırımcılar kademeli olarak TL repo, TL tahvil ve hisse senetlerine yatırıma dönüyorlar. Önümüzde iki-üç ay kaldı. Temmuz-Ağustos toplantılarımızda enflasyonun hızla düşmeye başladığını, hep birlikte göreceğiz. Enflasyonu yenmek için ihtiyacımız olan üç şey sabır, disiplin ve tüm tarafların yükü paylaştığı bir dezenflasyon sürecidir” diye konuştu.
Kamuda tasarruf ile birlikte verimlilik artacak
Sonbahar sonuna kadar enflasyonla mücadelede önemli bir yol kat edileceğini, iş dünyasının ve vatandaşların üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini dile getiren Başkan Ali Bahar, “Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın önceki gün yaptığı “Kamuda Tasarruf Yasasına” yönelik açıklamaları, devletimizin enflasyon konusunu ne derece de önemsediğini fazlasıyla, göstermektedir. Para ve maliye politikalarının asla tek başına yeterli olmadığını ve mutlaka yapısal reformlar ile desteklenmesi gerektiğini çok defa dile getirdik. Kamuda tasarruf ile birlikte verimliliğin artırılmasına yönelik çalışmalarında, kısa sürede tamamlanması ve bir an önce uygulamaya koyulması büyük önem arz etmektedir. Ancak tek başına kamu harcamalarının azaltılması yeterli olmayacaktır, bunun yanı sıra doğru kaynağın doğru alanlara sevk edilmesi de yerinde bir karar olacaktır. Çünkü tasarruf yalnızca kaynağı azaltmakla değil, verimin de artırılması ile anlam kazanacaktır. Şimdi görüyoruz ki, bu sabrımızın meyvelerini yakın vadede almaya başlayacağımız, istikrarın ve ülkemizin tüm dinamiklerinin uyum içinde çalıştığı bir döneme doğru ilerliyoruz. Bu kararlılık ve azimle 2024 yılını, beklentilerin de üzerinde iyi bir noktada tamamlayacağımıza inancımız tamdır” dedi.
Türkiye’nin önünde 4 yıl seçimsiz bir süreç olduğunu kaydeden Başkan Bahar, her konuda atılım yapmak için yeterli bir süre olduğuna işaret etti. On yıl önce Türkiye ile eşdeğer görülen ülkelerle farkın giderek açıldığını belirten Bahar, “Bu farkı kapatmak için hükümetimizden beklentimiz, eğitimin kalitesinden, özel okul fiyatlarına, demokratikleşmeden, anayasal haklara, vize sorunundan, Avrupa Birliği ile ilişkilere, enflasyondan cari dengeye, hayat pahalılığından, sosyal yardımlara, adalet sisteminden, kurumların bağımsızlığına, vergi sisteminden, mesleki eğitime kadar pek çok alanda bir reform süreci başlatmasını, dile getirdik, düşüncelerimizi paylaştık, gereğini bekliyoruz. İş dünyası olarak bu alanlarda bizi ileriye taşıyacak her adımın destekçisi olacağız” ifadelerini kullandı.
2024, tarımdan turizme Antalya’nın yılı olacak
Antalya, Türkiye’nin en hızlı büyüyen illeri arasında ilk sıralarda olduğunu kaydeden ATSO Başkanı Ali Bahar sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle ekonomimizin tüketimle değil de üretimle büyüdüğü yıllarda ilimizin performansı daha da artıyor. Biz bu yıl Antalya’nın en hızlı büyüyen il olmasını bekliyoruz. Yılın ilk çeyreğinde ülke genelinde iç talepte belirgin bir yavaşlama yok. Kredi kartı harcamaları, perakende satışlar ve tüketici güven endeksi, tüketimin hala canlı olduğunu gösteriyor. Ancak Mayıs ayından itibaren, talepteki yavaşlamanın kendisini net bir biçimde hissettirmesini ve yılın ikinci yarısında ihracat ithalat performansının, ihracat lehine açılmasını bekliyoruz. 2022 ve 2023 Türkiye’nin yüksek iç taleple büyüdüğü yıllar oldu. 2024 ise net ihracatın büyümeye ciddi katkı verdiği bir yıl olacaktır. Net ihracatın büyümeye katkısındaki en önemli kalem ise, bu yıl artmasını beklediğimiz turizm gelirleridir. Antalya geçen yıl, 16 milyonu aşan yabancı ziyaretçi sayısı ile dünyanın en fazla ziyaretçi alan dördüncü şehri olmuştu. Bu yıl bunu daha da yukarı taşıyacağız. Elbette bunu sadece turizm sektörü ile yapmayacağız. Biz sadece turizmde değil, tarımda, ticarette, sanayi de ve son olarak teknoloji alanında da güçlenen bir iliz. Bunu desteklemek amacıyla 23 Mayıs’ta çok önemli bir etkinlik gerçekleştiriyoruz.” – ANTALYA