Son yıllarda yaşanan kuraklık ve bilinçsiz ilaç kullanımı, arıcılık faaliyetlerini olumsuz etkiliyor. Kuraklık ve ilaçların etkisiyle yaylalarda bitki çeşitliliği azalıyor ve arılar yeteri kadar nektar alamıyor. Bu durum toplu arı ölümlerine ve koloni kayıplarına yol açıyor. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Yılmaz, arıcılığın biyoçeşitliliğe bağlı olduğunu ve iklim değişikliği ile kuraklığın arıcılıkta büyük bir kayba yol açtığını belirtti. Ayrıca, kimyasal tarım teknolojilerindeki gelişmelerin de arı ekolojisini olumsuz etkilediği vurgulandı. Arıcılıkla uğraşanlar da kuraklığın arı sayısını ve verimi azalttığını ifade etti.
Son yıllarda yağışların azalması sonucu yaşanan kuraklık ve tarım arazilerinde bilinçsiz ilaç kullanımı arıcılık faaliyetlerini de olumsuz etkiliyor.
Kuraklığın ve ilaçların etkisiyle yaylalarda bitki çeşitliliğinin azalması sonucu arıların yeteri kadar nektar alamaması, toplu arı ölümlerine ve koloni kayıplarına yol açıyor.
Hayvansal üretim (zootekni) üzerine araştırmalar yapan Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Yılmaz, AA muhabirine, arıcılık açısından önemli potansiyele sahip Bitlis’in son yıllarda küresel ısınmaya bağlı kuraklıktan etkilendiğini söyledi.
Arıcılığın biyoçeşitliliğe bağlı olduğunu anlatan Yılmaz, “Arıcılık tamamen bitkiyle tanımlanan bir hayvansal üretim kolu. Bütün canlı organizmalar gibi böcekler de gezegenimizin çok önemli bir parçası. İklim değişikliği, onların da yaşam döngülerinde ciddi değişikliklere yol açabiliyor.” dedi.
“Kuraklık, arıcılıkta çok büyük bir kayba yol açar”
İklim değişikliğine ve kuraklığa bağlı olarak bitki gelişimindeki düzensizliklerin doğrudan arının nektar kaynağında düzensizliklere yol açabildiğini belirten Yılmaz, yeterli nektar kaynağı oluşmadığında arı ailesinin rekabeti bırakarak kendilerini imha ettikleri yönünde bilimsel bulguların olduğunu kaydetti.
Ekolojik sistemde bütün canlı organizmaların birbirleriyle ilişkili olduğunu vurgulayan Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu:
“İklim değişikliği ve kuraklık gibi oluşumlar meydana geldiğinde bu durum düzenin bozulmasına yol açar ve kuraklık arıcılıkta çok büyük bir kayba yol açar. Yeterince güçlenememeleri, nektar kaynağının yeterli olmaması kolonilerin yok olmasına yol açıyor. Son yıllarda özellikle kimyasal tarım teknolojilerindeki gelişmeler de arı ekolojisinde çok büyük etkiler oluşturmakta. Özellikle yoğun ilaç kullanımı arının birçok özelliğinde aksamalara yol açıyor. Uzun vadede kuraklık veya küresel ısınma gibi başka iklimsel olaylar ile insanlardan kaynaklı nedenlerin birçok canlı organizmanın ekolojisini etkileyeceğini düşünüyoruz.”
Bu durumun kaçınılmaz bir olgu olarak karşılarında durduğunu ifade eden Yılmaz, “Kuraklığın tarımsal boyutu bitkiler açısından su kıtlığıdır. Bitkinin gelişememesi, arının bitkiye girememesi demek. Kontrolsüz ilaç kullanımının özellikle arılıklara yakın yerlerde yapılması da arıcılığımız açısından çok tehlikeli bir durum. Mutlaka bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Bu kimyasalların arıya etkisini tespit edecek mekanizmalarımız yok ama arılıklara yakın yerlerde kullanılan bu kimyasalların yayılmasının kaçınılmaz olduğunu biliyoruz. Bu kimyasallar rüzgarla, suyla veya herhangi bir şekilde arıya geçer.” diye konuştu.
“Kimyasal ilaçlamalar 3 kilometreden daha yakın ise arılara zarar veriyor”
Hizan ilçesinde arıcılık yapan Abdurrahman Yaldız da son 3 yıldır etkili olan kuraklığın arıların sayısının ve verimin azalmasına neden olduğunu belirtti.
Kuraklık nedeniyle bitkilerin gelişmediğini aktaran Yaldız, “Bitkiler gelişmeyince arılar yeterli nektar alamıyor. Bu arıların zayıflamasına ve ölmelerine neden oluyor. Çünkü yeterince beslenemiyor. Kimyasal ilaçlamalar da 3 kilometreden daha yakın ise arılara zarar veriyor.” diye konuştu.
Arıcı Şevket Yaldız da “Kuraklık nedeniyle arılarda azalma yaşanıyor. Kuraklık olunca polen ve yavru olmuyor. Zayıflayan arılar da ölüyor ama bu yıl inşallah kuraklık görünmüyor. Polen de var. Bu yıl verim alacağımıza inanıyorum.” dedi.