Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından geçen Aralık ayında kabul edilen yeni Sığınma ve Göç Anlaşması’nı onayladı.
Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından geçen Aralık ayında kabul edilen yeni Sığınma ve Göç Anlaşması’nı onayladı. Anlaşma ile 2015 yılından bu yana yürürlükte olan uygulamalarda büyük değişime gidiliyor.
Anlaşma, Avrupa Birliği’nin sınırlarında göçmenlere yönelik daha sıkı bir tarama uygulanmasını öngörüyor.
Anlaşma uyarınca Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi “giriş ülkelerinin” yükünü azaltacak bir dayanışma mekanizması oluşturulacak.
Sığınmacı kabul etmek istemeyen ülkeler, belirlenen kota kapsamında almadıkları kişi başına 20 bin euro ödemek zorunda kalacak. Reddedilme olasılığı yüksek olan sığınmacıların işlemlerinin hızlı şekilde bitirilmesine öncelik verilecek.
AB Komisyonu, Avrupa Parlementosu ve üye ülkelerin geçen Aralık ayında üzerinde anlaşmaya vardığı yeni düzenleme, Çarşamba günü Brüksel’deki Avrupa Parlementosu’nda ele alındı.
Bazı çevrelerde, özellikle sol partilerin tepkisi nedeniyle, Sığınma ve Göç Anlaşması’nın genel kuruldan geçmeyebileceği de konuşuluyordu.
Ancak AP’deki en büyük üç grup olan merkez sağcı Avrupa Halk Partisi (EPP), Sosyal Demokratlar (S&D) ve Liberaller, yeni anlaşma lehine oy kullandı.
Anlaşma, genel kurulda 266’ye karşı 322 oyla kabul edildi. 31 üye de çekimser oy kullandı.
Yeni Göç Anlaşması iki sene içinde yürürlüğe girecek.
Sığınma ve Göç Anlaşması neleri içeriyor?
Yaklaşık 8 yıldır devam eden tartışmaların ardından son şeklini alan anlaşma, göç ve iltica politikasında reform yapılmasını öngören şu başlıklardan oluşuyor:
Zorunlu dayanışma ve sorumluluk:
Yeni anlaşma uyarınca göç baskısı altında Yunanistan, İtalya, Malta ve İspanya gibi geçiş ülkelerinin yükünü azaltacak dayanışma mekanizması oluşturulacak. Ve bu dayanışma yeni anlaşma ile zorunlu olacak.
Bu ülkelerin mülteci yükünü diğer AB üyesi ülkeleriyle paylaşacak ve her üye belirlenen asgari oranda sığınmacı kabul etmek zorunda olacak. Kotanın üzerinde göçmen kabul eden ülkelere belirli bir tazminat ödenecek.
Sığınmacı almayı reddeden AB üyesi ülkeler ise, kişi başına 20 bin euro ödemek zorunda kalacak.
Sığınma talebinin 12 hafta içinde karara bağlanması, olası ret durumunda yine bu sürece sığınmacının ülkesine dönüşünün sağlanması amaçlanıyor.
Kriz ve mücbir sebepler:
Anlaşma kapsamında 2015 yılındaki mülteci krizine gibi olası gelişmeler için bir “kriz ve mücbir sebep düzenlemesi” hayata geçirilecek.
Sığınmacı girişlerindeki olası ani artışlara yanıt verecek bir mekanizma oluşturarak, olağanüstü mülteci akınıyla karşı karşıya kalan üye devletler için dayanışma ve destek sağlanacak.
Bu başlıkta, göçmenlerin “AB’yi istikrarsızlaştırmayı amaçlayan üçüncü ülkeler veya devlet dışı düşman aktörler tarafından kullanılmasının” da önüne geçileceği ifade ediliyor.
Bu duruma örmek olarak, 2021 yılında Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukashenko’nu, Avrupa yaptırımlarına misilleme olarak sığınmacıları Litvanya ve Polonya sınırlarına göndermesi gösteriliyor.
Yeni anlaşma uyarınca, bu tür gelişmeler karşısında üye ülkelerin kriz durumu ilan etmesi ve sığınma prosedürlerini geçici olarak askıya almasına izin verilecek.
AB sınırlarında zorunlu güvenlik taraması:
Kaçak yollarla AB’ye gelen ve gerekli vize koşullarına sahip olmayan kişiler, 7 güne varan bir süre boyunca kimlik tespiti, biyometrik verilerin toplanması, sağlık ve güvenlik kontrollerinin de dahil olduğu bir giriş öncesi zorunlu tarama işlemine tabi tutulacak.
AB üyesi ülkeler, temel haklara saygı kapsamında bunun için bağımsız izleme mekanizmaları oluşturacak.
Daha hızlı sığınma prosedürü:
Avrupa’ya gelen sığınmacılara uluslararası koruma verilmesi veya sığınma hakkının geri çekilmesi konularında ortak kriterler üzerinden hareket edilecek.
Sığınma taleplerinin AB içerinde değerlendirilmesi, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte daha hızlı hale gelecek: Başvurular, kısa sürede sonuçlandırılarak, asılsız veya kabul edilemez taleplerde bulunanlar hızla AB sınırları dışına çıkarılması için merkezler oluşturulacak.
Çocuklar da dahil bütün sığınmacılar Eurodac veri tabanına kaydedilecek.
Sığınma ve Göç Anlaşması uyarınca, AB’ye düzensiz şekilde gelen 6 yaş ve üzerindeki göçmenlerin parmak izleri ve yüz görüntüleri de dahil olmak üzere tüm verileri, yenilenmiş Eurodac veri tabanında saklanacak.
Bu veri tabanında, kaçak göçmenlerin güvenlik tehdidi oluşturup oluşturmadığı, şiddete başvurup varmadığı ya da silahlı olup olmadığı bilgileri de yer alacak.
Yeterlilik standartları:
Sığınma hakkı verilen kişilere tanınan haklar da her üye ülke için standart olacak.
Üye ülkeler, Avrupa Birliği Sığınma Ajansı’ndan gelen bilgilere dayanarak, sığınmacıların ayrılmak zorunda oldukları ülkelerdeki durumu değerlendirerek, mülteci statüsü düzenli olarak gözden geçirecek.
Sığınma başvurusunda bulunanların kabulü:
AB ülkeleri, barınma, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi konularda sığınmacılar için eşdeğer kabul standartları sağlamak zorunda olacak.
Sığınma talebinde bulunanlar, başvuru tarihinden en geç 6 ay sonra çalışmaya başlayabilecek.
Sığınma başvurusu yapanların AB içinde dolaşmasını engellemek amacıyla gözaltı koşulları ve hareket özgürlüğünün kısıtlanmasına ilişkin düzenleme yapılacak.
Yasal düzenleme ne zaman yürürlüğe girecek?
Avrupa Parlementosu Genel Kurulu’nda kabul edilen düzenleme, AB Komisyonu’nun resmi onayının ardından Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek.
Üye ülkeler, ulusal yasalarında gerekli düzenlemeleri yaparak yeni anlaşmayı en geç 2 yıl içinde hayata geçirecek.
İnsan hakları kuruluşları, yeni sığınma ve göç düzenlemesine, “insanlık dışı bir sisteme yol açacağı” gerekçesiyle karşı çıkıyordu.