Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, Dünya Bankasından 3 yıl içinde toplam 35 milyar dolar kredi geleceğini açıkladı. Özdağ, ülke ekonomisinin yurt dışından alınan borçlarla finanse edilmesini eleştirdi ve IMF’ye gidip borç istemenin yıpratıcı olacağından Dünya Bankasına gidildiğini belirtti. Ayrıca, Suriyeli mültecilere yardım etmek için yurt dışı kuruluşlardan talimat almanın ve şartlı sözleşmelere imza atmanın gereksiz olduğunu savundu.
Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, Dünya Bankasından 3 yıl içinde toplam 35 milyar dolar kredi geleceğinin açıklandığını ifade ederek, “Ülke ekonomisini yine yurt dışından aldığınız borçla mı finanse etmeyi düşünüyorsunuz?” diye sordu.
Özdağ, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye’nin borçla birlikte şantaja açık hale gelen kırılganlığının yükseldiğini” öne sürdü.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “IMF’siz IMF programının ilk fitilini ateşlediğini itiraf ettiğini” iddia eden Özdağ, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ise IMF’ye alerjisi bulunduğunu” herkesin bildiğini söyledi.
Özdağ, “ekonomik iflasın sonucu olarak IMF’ye gidip borç isteme yıpratıcı olacağından Dünya Bankasına gidildiğini” belirterek, “Bunlar her zamanki iktidar taktikleri. Kelimelere farklı gömlekler giydirmek suretiyle başka bir anlama bürüneceğini düşünen çok bilmiş tayfanın işleri.” diye konuştu.
Dünya Bankasından 3 yıl içinde toplam 35 milyar dolar kredi geleceğinin açıklandığını söyleyen Özdağ, şöyle konuştu:
“Burada açıklanan ana şartın 6 Şubat’ta meydana gelen depremin yaralarını sarmak ve mültecilere destek olduğu belirtiliyor. 12 milyar dolarının özel sektör yatırımlarına ve devlet garantili projelere ayrılacağı söyleniyor. Özel sektör ne alaka? Ülke ekonomisini yine yurt dışından aldığınız borçla mı finanse etmeyi düşünüyorsunuz? Buradan soruyorum, nedir bunun amacı?”
Dünya Bankası ile yapılan sözleşmenin 34. sayfasında açık şekilde geçici koruma altındaki Suriyelilerin ekonomik durumlarının güçlendirileceği, 11 bin Suriyeli mülteciye kadro verilerek tarımsal alanlarda istihdam edileceğinin yer aldığını öne süren Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Elbette ülkemize sığınmış olan ve burada yaşamak zorunda olan insanlara yardım etmek ve onlara insani şartlarda bir ortam sunmak bizim itiraz edeceğimiz bir husus olamaz. Yalnız bunun için borç aldığımız yurt dışı kuruluşlardan bir talimat almak ve şartlı sözleşmelere imza mı atmak zorundayız? Biz bağımsız ve müstakil bir ülke değil miyiz? Ekonomik kriz sebebiyle aç yaşamak zorunda kalan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının günahı nedir? Atanamayan yüz binlerce öğretmen ve üniversite mezunu işsiz çocuklarımızın suçu ne? İktidar ya da muhalefet fark etmeksizin toplumun her kesiminden iş bulmak için siyasetçilerin ve sağın solun kapısını aşındıran gariban insanlarımızın, vatandaşlarımızın kabahati ne? İş bulduğu halde otuz paraya çalışmak zorunda kalan ve geçinemeyen vatandaşlarımız uzaylı mı? Emeklinin, dul ve yetimin, öğrencilerimizin, gençlerimizin, ekmek AŞ derdine yurt dışında bir umut gitmek istemelerinin günahı kimin boynunda? Önce kendi vatandaşının derdine çare olmak yerine müstemleke tarzı dayatmalara ‘evet’ demenin hangi yerli ve milli anlayışın bir sonucu olduğunu milletim adına soruyorum.”
Özdağ, insanların uygun fiyatlarla gıdaya ulaşmasının sağlanmasını istedi.